Bu yazımızda Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)’in en yakın dostu, ilk İslam halifesi ve Cennetle müjdelenmiş bir sahabe olan Hz. Ebû Bekir’i anlatacağız.
Ancak haberimize başlamadan önce belirtmemiz gerekir ki, bu yazılanlar sadece Hz. Ebu Bekir’in hayatının kısa bir özeti niteliğindedir. Hayatının her aşamasını anlatmaya çalışırsak cilt cilt kitaplar yazılır. O yüzden bu yazıyı tam bir biyografi olarak düşünmemenizi rica ediyoruz.
Doğumu, Ailesi Ve Özellikleri
Hz. Ebû Bekir, Fil Vakası’ndan 3 yıl sonra, yani 573 yılında dünyaya gelmiştir.
Asıl adı Abdullah bin Osman’dır. Ebu Bekir ise künyesidir. Babasının künyesi Ebu Kûhafe, annesinin künyesi ise Ümmü’l-Hayr’dır.
Teymoğulları kabilesine mensuptur olmakla beraber mükemmel bir tüccardır ve Mekke’nin sayılı zenginlerinden biridir. Müslüman olduktan sonra tüm malını dinine harcamıştır.
Çocukluğundan itibaren putlardan ve zinadan nefret eder. İlk yetişkin erkek Müslümandır.
Annesi, Medine’ye hicretten önce iman etse de babası 90 yaşına kadar iman etmez ve Mekke’nin fethinden sonra iman eder.
Evliliği Ve Çocukları
Hz. Ebû Bekir, dört defa evlenmiştir ve bu evliliklerden toplamda altı çocuğu olmuştur.
İlk evliliğini, Kuteyle bint Abdüluzza ile yapar ve bu evlilikten Hz. Esma ile Hz. Abdullah dünyaya gelir. Ancak, Hz. Ebû Bekir, Kuteyle bint Abdüluzza İslam’ı kabul etmediği için ondan boşanır.
İkinci evliliğini Ümmü Rûmân bint Âmr ile yapan Hz. Ebû Bekir’in bu evlilikten Abdurrahman ve Aişe isminde iki çocuğu olur. Ancak Abdurrahman, 21 yaşına gelip Mekke fethedilene kadar iman etmez.
Hatta Bedir ve Uhud Gazvesi’ne de katılan Abdurrahman, Bedir Gazvesi’nde babasını karşısında görünce geri dönmüş, fakat Uhud Gazvesi’nde müşrik ordusunda savaşmıştır. Ancak Müslüman olduktan sonra Taif kuşatmasına katılmış ve boğazına saplanan bir ok yüzünden şehit olmuştur.
Üçüncü evliliğini, Hz. Cafer’in şehit olmasının ardından onun hanımı Esma bint Ümey ile yapmış ve Muhammed isminde bir oğlu dünyaya gelmiştir.
Dördüncü evliliğini ise Habibe binti Harice ile yapmış ve Ümmü Gülsüm isminde bir kızı olmuştur.
Ebû Bekir Es Sıddık
Peygamber efendimiz aynı gece içinde İsra olayıyla, Mekke’den Kudüs’e oradan da Miraç Hadisesiyle, göğe yükselmesinin ardından bunu Mekkeli müşriklere anlattı bunlara inanmayan bazı Müşrikler ise Hz. Ebû Bekir’e gelerek, “arkadaşın bir gecede hem Kudüs’e gittiğini hem de göğe yükseldiğini iddaa ediyor bunlara rağmen ona güveniyor musun?” diye sordular. Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir hiç düşünmeden, ” eğer bunu o diyorsa doğrudur, eğer bu olay size garip geliyorsa ben her gün sema dan ona vahiy geldiğine inanıyorum.” der. Bunu duyan Peygamberimiz “çok sadık” anlamına gelen “Sıddık” lakabını ona verir.
Yol Arkadaşı
Müslümanlar, dinlerini daha iyi yaşayabilmek için Medine’ye hicret etmeye başlarlar. Mekke’de hicret edebilecek Müslüman kalmayınca, en son Peygamberimiz ve Hz. Ebû Bekir beraber yola çıkarlar. Sevr Mağarasına geldiklerinde burada 3 gün 3 gece konaklarlar, bu sırada Hz. Ebû Bekir’in kızı Hz. Esma onlara yiyecek getiriyor, yine Hz. Ebû Bekir’in oğlu Abdullah Mekke’de ki haberleri bildiriyor ve çobanları Hz. Amır Bin Fuheyre ise keçi sürüsüyle ayak izlerini yok ediyordu. 3 günün ardından mağaradan çıkarak Medine’ye doğru yola ilerlemeye başladılar.
Müslümanların İmamı
Peygamberimizin vefatı yaklaşıp hastalanınca, Hz. Ebû Bekir’den imamlığa geçmesini istiyor ancak Hz. Ebû Bekir imamlığa geçmiyor. Geçemiyor. Bir kez söylüyor yok iki kez söylüyor yok. En son Ayşe annemiz diyor ki “ya Resulallah bari Hazreti Ömer geçse olmaz mı? Bilirsin babam dayanamaz çok ağlar”. Olmaz diyor olmaz! Hazreti Ebu Bekir imamete geçecek. Hz. Ebu Bekir daha sonra da Efendimiz vefat edene kadar 17 kez namazı kıldıracaktır.
Peygamberimizin Vefatı Ve Halifelik Seçimi
Peygamber efendimiz, 8 Haziran 632 yılında vefat eder. Haber Hz. Ebu Bekir’e ulaşır. Hz. Ebu Bekir gelir gelirken ne görsün. Hazreti Ömer kılıcını çekmiş. İçinizden kim Muhammed öldü derse bu kılıçla doğrarım diyor, Hz. Osman köşede perişan halde, Hz. Ali Efendimiz köşede aynı halde.
İçeri girer, Peygamberimizin yüzündeki örtüyü kaldırır ve alnından öper. Ya Resulallah hayattayken de güzeldin, vefatında da güzelsin.” der. Daha sonra dışarı çıkar. Bütün dağılmışları toplayacak dağ gibi bir adam lazımdır ve Hz. Ebu Bekir’e bu vazife düşmüştür. Şu konuşmayı yapar, “Her kim ki Muhammed’e tapıyorsa bilsin ki Muhammed öldü, ama her kim ki Allah’a kulluk ediyorsa bilsin ki Allah haydır, Allah bakidir.” bu konuşmayla bütün insanlar kendine gelir.
Hz. Ali, Efendimiz Aleyhisselam’ı yıkar. O esnada bir konu daha açılır, acaba Peygamber Efendimiz’i nereye defnedeceğiz? Orada da bu işi çözen Hz. Ebu Bekir olmuştur. “Ben ondan işitmişim ki bir peygamber vefat ettiği yere defnedilir” der. ve Hücre-i Saadete defnederler.
Efendimiz’in vefatından sonra ümmetin halifesini seçmek üzere Beni Sakife’nin önderliğinde Ensar toplanır ve derler ki, “Sad bin Ubade’yi ümmetin halifesi seçelim.” Ancak bu konuda hiçbir art niyet yoktur, bir an önce ümmete yeni bir yöneticiye ihtiyacı vardır. O esnada muhacirden Hz. Ebubekir, Hz. Ömer ve Hz. Ebu Ubeyde bin Cerrah oraya gelir.
Hz. Ebubekir herkese Hz. Ömer veya Ebu Ubeyde bin Cerrah’ın halife olmasını önerir. Hz. Ömer, Ebu Ubeyde bin Cerrah’a hamle yaparken Ebu Ubeyde bin Cerrah, “Olmaz, Efendimiz’in hac emiri tayin ettiği, vefatına kadar makamını bıraktığı biri dururken Ebu Ubeyde’ye bu iş düşmez.” der. Böylece Hz. Ebu Bekir halife seçilmiş olur.
Halifelik
Hz. Ebubekir, halife olduktan sonra ne yapar? Neyle geçinir?
Geçinecek bir servet kalmamıştır. Tüm servetini dini uğruna tüketmiştir.
Halife olunca eskiden yaptığı gibi bazı mahallelerde süt sağarak geçimine devam etmiş. Ancak daha sonra Hz. Ömer’in talebi üzerine kendisine orta halli bir insana yetecek kadar bir maaş bağlanmış.
İki yıl sonra Hz. Ebu Bekir vefat edince bu maaşın sadece çok az bir kısmını kullandığı ve geriye kalan paranın halifelik makamında bulunduğu anlaşılmıştır.
Yalancı Peygamberler
Özellikle Yemame’de bulunan Evsi diye bir kabileden, “Seccah” diye bir kadın ve “Mesleme” ya da diğer adıyla ” Müseylime tül Kezzab” isimli iki kişi peygamberlik iddaası ile isyana başladılar.
Hz. Ebu Bekir, 12.000 kişilik bir orduyu 17 yaşındaki Usame Bin Zeyd’in emrine vererek isyanı bastırmasını emreder. Böyle bir zamanda böyle bir ordunun Medine’den çıktığını gören isyancılar korkuya kapılırlar ve fazla direnemeden ve isyanlar bastırılır.
Kur’an-ı Kerim’in Toplanması
Gerçekleşen savaşların ardından hafızların hayatını kaybetmesi üzerine, Hz. Ömer Kur’an’ı bir araya getirme fikrini gündeme getirir. Bunun ardından, Zeyd Bin Sabit görevlendirilerek Kur’an ayetlerinin yazılı olduğu deriler, kemikler, taşlar v.b. her şey şahitlerle beraber toplatılıp halifeye teslim edilir.
Hz. Ebu Bekir 2,5 yıllık halifelik süresinin ardından 63 yaşında vefat eder. Yeni halife ise Hz. Ömer olarak seçilir.
darkhbr sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.