Bu yazımızda, Haçlıların, Müslümanların bölünmüşlüğünden yararlanarak yaptığı katliamları ve Müslümanların, Selahaddin Eyubbi’nin komutasında Kudüs’ü nasıl fethettiğinin hikayesini özet bir şekilde anlatmaya çalışacağız.
Haçlı Seferleri Ve Kudüs’ün Düşüşü
Sultan Alparslan’ın Malazgirt zaferinden sonra, Türkler Anadolu’da çok hızlı bir şekilde ilerledi. Bu durumu gören haçlılar korkuya kapılmıştı. 1096 yılında Türklerin Avrupa’ya yaklaşmasını engellemek için ortak bir ordu kurarak saldırı başlatmaya karar verdiler. Bu saldırılara 1.Haçlı seferleri denildi.
Anadolu Selçukluları, büyük mücadeleler verseler de Haçlı saldırılarını durduramadılar. Haçlılar, doğu Akdeniz sahillerinde küçük devletler kurarak buraları paylaştırdı.
Bu saldırılar esnasında, Kudüs’ün zayıf bırakıldığını fark eden Şİİ Fatımi devleti Kudüs’ü Selçuklulardan aldı. Ancak Haçlıların asıl hedefinin Kudüs olduğunu anlayamayan Fatımiler, Kudüs’ün savunmasını zayıf bıraktı. Güçlerini birleştiren haçlı devletleri Kudüs’ü 8 günlük bir kuşatma sonucu ele geçirmeyi başardı.
Katliamlar
15 Temmuz 1099 günü Kudüs’e giren Hristiyanlar, Müslümanlar başta olmak üzere tüm halklara katliamlar yaptılar.
Haçlı Ordusu Komutanı Raymond Papaya yazdığı mektupta; “Eğer düşmanlarımıza Kudüs’te ne yaptığımızı sorarsanız, atlarımızın Müslüman kanı içerisinde dizlerine kadar battıklarını bilmenizi isterim.” İfadeleri yer alıyordu.
Müslüman Birliği
Bu olayların ardından, Müslümanları birleştirerek güçlendirmeye çalışan ve en büyük uğraşı veren kişi hiç şüphesiz Nureddin Zengi’dir. Ancak Nureddin Zengi, kısmi İslam birliğini tesis ettikten sonra, aniden vefat etmiş ve ülkesi iç karışıklığa sürüklenmişti. Kısmi İslam birliği dağılmak üzereydi.
Daha önceden, Nureddin Zenginin komutanı olan ve ondan özel eğitim alan Eyyubi hükümdarı Selahaddin Eyyubi, Zengi topraklarını Eyyubi devletine katarak bu karışıklıklara son verdi. Kudüs davasının bayrağını üstadından devralan Selahaddin için artık mücadele başlamıştı.
İlk Yenilgi, En Büyük Ders
Haçlılar 1177 yılında, Kudüs’e 45Km uzaklıktaki Remle civarında Müslümanlara saldırmıştı. Haberler Selahaddin Eyyubi’ye gelince, Mısırdan yola çıkan Selahaddin Remle ye geldi. Civar köy ve kasabalara askerlerini yollayarak bazı haçlıları esir aldı. Ancak Selahaddin çok büyük bir hata yapmıştı. Henüz 16 yaşında olan, cüzzamlı Kudüs Kralı’nı hafife almış ve ordusunu tedbirsizce hareket ettirmişti.
Selahaddin Eyyubi ve yaklaşık 26.000 kişilik ordusu hareket halindeyken, aniden saldıran Haçlılar orduyu ortadan ikiye ayırmış ve iki ayrı çembere sıkıştırmıştı. Geceye kadar süren çatışmalarda, Eyyubi ordusu 20.000 den fazla kayıp vermiş ve Selahaddin Eyyubi gece çökünce kurtulmayı başarabilmişti. Selahaddin Eyyubi’nin bir oğlu da bu savaşta şehit olmuştu.
Marj Ayyun Muharebesi
Aradan 2 yıl geçmişti, Selahaddin Eyyubi yeni ordular kurmuştu. 1179 yılında Haçlılarla Selahaddin Eyyubi arasında Marj Ayyun savaşı gerçekleşti. Bu savaşta, Selahaddin’in ordusu sahilde dinlenirken tepelerden onları gören Haçlılar ani bir baskın yaparak Selahaddin Eyyubi’nin işini bitirmek istedi. Haçlıların saldırıya geçmelerinin ardından, hızla harp düzenine geçen Eyyubi ordusu haçlıların tamamını yok etmeyi başardı.
Barış Antlaşması
Selahaddin Eyyubi, dur durak bilmeden kaleleri, köyleri, kasabaları Haçlılardan almaya devam ediyordu. Haçlılar, Selahaddin Eyyubi’nin durmadan devam saldırılarından dolayı çok güçsüzleşmişlerdi. Artık Eyyubi ordularına karşı koyamıyorlardı. 1182 yılında Haçlılarla Eyyubiler arasında ateşkes antlaşması imzalandı. Antlaşmaya göre, Müslümanların can ve mal güvenliğine karşılık Haçlıların can ve mal güvenliği korunacaktı.
Antlaşmanın Bozulması
Antlaşmanın üzerinden 3 yıl geçmişti, antlaşmayı imzalayan Kral Baudouin ölmüş ve yerine geçen kral Guy de Lusignan Müslümanların mallarının yağmalanmasına izin vermişti.
Ayrıca Haçlılar, hacdan dönen bir kervana saldırarak hacıları katlettiler. Haçlı komutanı olan Kerek Prensi “Hani Muhammed’iniz nerede, gelsin de sizi kurtarsın.” diyerek dalga geçiyordu.
Tüm bu olanların ardından, Selahaddin Eyyubi Kudüs’ü fethetmeye gideceğini ve bu kuşatmaya katılmak isteyen Müslümanların Şam’a gelmesi çağrısını haberciler vasıtasıyla tüm İslam beldelerine iletti. Bu çağrıyı duyan Müslümanlar, Kudüs’ün fethi için akın akın Selahaddin Eyyubi’nin yanında toplandı
Hıttin Muharebesi
Müslüman ordusu Kudüs’e doğru yola çıkmıştı. Haçlıların ileri gelenleri, şehir savunması yaparak Kudüs’ü korumak istiyordu. Ancak, Kral Guy kendini ispatlamak için yaklaşık 65.000 kişilik Haçlı ordusuyla beraber Müslümanların üzerine gitti.
Selahaddin Eyyubi, 1 günde Taberiye kalesini ele geçirdi. Kalenin içinden çıkan nehri ordusunun arkasına alarak Hıttin köyü önlerinde Haçlıları beklemeye başladı.
Haçlı ordusu, Hıttin’e gelene kadar hiç bir şu kaynağı bulamamıştı. Tek seçenekleri Müslüman ordusunu yarıp, Taberiye nehrine ulaşmaktı.
Bir an evvel suya ulaşmak için saldırıya geçen Haçlılar, ilk gün ağır kayıplar vererek karargahlarına döndü ilk saldırı başarısız olmuştu.
İkinci gün, susuzlukları daha da artan Haçlılar bu sefer topyekun bir saldırı başlattı. Ancak yine geri püskürtüldüler. Haçlı ordusunda yorgunluk ve susuzluk baş gösterince, Müslümanlar toplu bir saldırı başlattı. Bu saldırıda Haçlılar, 30.000 den fazla kayıp ve yine 30.000 den fazla esir vermişlerdi. Esirler arasında, Trablus kontu hariç tüm komutanlar, Kudüs kralı ve Kontlar vardı.
Selahaddin Eyyubi, Hac kervanına saldıran Kerek Prensini çadırına getirtti ve İslam a girmesini istedi. Prens bunu kabul etmeyince, “Ben Resulullah’ın intikamını almak için görevlendirdiği vekiliyim.” diyerek kafasını vücudundan ayırdı. Ardından, Tapınak Şövalyelerinin ve Hospitallerin hepsinin öldürülmesini emretti ve geriye kalan esirleri Şam’a götürdü.
Bu savaşın ardından, 3 ay içinde Akka, Nablus, Yafa, Beyrut ve Askalan ele geçirildi.
Kudüs’ün Fethi
Nihayet Kudüs kuşatması başlamıştı, mancınıklar gece-gündüz aralıksız bir şekilde surları dövüyordu. Kuzeydoğu surlarının daha dayanıksız olduğunu haber alan Sultan, mancınıkları oraya yönlendirdi. Kuzeydoğu surlarında gedikler açılınca, Müslümanları engelleyemeyeceklerini anladılar ve sultandan eman dilediler.
Sultan Selahaddin, erkeklerden 10’ar, kadınlardan 5’er, çocuklardan da 2’şer dinar fidye alınması ve bunu ödemeyenlerin 40 gün sonra Müslümanların esiri olacağını bildirir. Ayrıca, ekinler, evler, silahlar, yani şehirde bulunan her şey Müslümanların olacak, Haçlılar isterse şehirden çıkabileceklerdir.
Müslümanlar, Cuma günü sabah saatlerinde şehre girdiler. Hemen Mescidi Aksa ve çevresini Haçlardan, putlardan ve domuzlardan temizleyip yıkadılar. Ardından, Sultan Nureddin Zengi’nin Kudüs için yaptırdığı minberi getirip Mescidi Aksa’ya yerleştirdiler.
Müslümanlar, Kudüs’ü adaletle yönetti. Kudüs tekrar Müslümanların elinden alınana kadar, adalet, sevgi ve kardeşlikler yönetildi.
darkhbr sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.